BİFO’nun son konseri ve Gılgameş
Evin İlyasoğlu
Son Köşe Yazıları

BİFO’nun son konseri ve Gılgameş

21.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Carlo Tenan’ın yönettiği seçkin bir programla mevsimi kapattı. Program İngiliz besteci Sir William Walton’ın Johannesburg Festival Uvertürüyle başladı. Ardından Çinli kemancı, Ziyu He’nin solistliğinde Benjamin Britten’ın keman konçertosunu dinledik. İkinci yarıda Romantik ve Post Romantik dönemin iki dev bestecisi vardı: Gustav Mahler ve Richard Wagner. Müzik tarihinde Beethoven’ın 9. Senfonisi onun son yapıtı olarak bilinir. Ardından Franz Schubert de Anton Bruckner de 9. Senfoni’yi tamamlayıp ölmüşlerdir. Antonin Dvorak ünlü 9. Senfonisi’ni ölmeden hemen önce yazmıştır. Gustav Mahler 9. Senfonisi’ni tamamladıktan sonra 10. Senfonisi’ni ancak tek bölüm olarak bitirebilmiştir. Ralph Vaughan Williams 9. Senfonisi’ni tamamladıktan kısa bir süre sonra ölmüştür. Mahler’in 1920’da yazdığı, dönemin karanlık günlerini yansıtan ve elimizde tek bölüm olarak bulunan10. Senfonisi BİFO konserinin ikinci yarısında çalındı. Konser, Wagner’in devasa Tannhauser Uvertürü ile sona erdi. Umudumuz Borusan İstanbul Filarmoni konserlerinin gelecek yıl sahici bir konser salonunda devam etmesi. Zira Zorlu’daki salonda onca emek verilip hazırlanmış dinletilerin sesi tınlamıyor.

GILGAMEŞ İLK KEZ TÜMÜYLE SAHNELENDİ

16. Uluslararası İstanbul Opera ve Bale Festivali’nin bu yılki programı çok zengin ve beklenmedik sürprizlerle dolu. Ben yıllar boyu hep Türk bestecilerinin rafta bekleyen yapıtlarının neden çalınmadığını sorguladım. Nice bestecimizin yapıtı henüz gün yüzüne çıkmamışken sürekli bestecilerimize yeni yapıt ısmarlanması, onların da bir kez çalınıp raftaki yerlerini alması çok üzücü. Eskiden bu durumu dile getirdiğimde, orkestra müdürleri, “Ama Türk bestecisi deyince salon boş kalıyor” derlerdi. İşte hem Türk bestecisi Ahmed Adnan Saygun hem de ikinci balkonun arkasına kadar tıklım tıklım dolu bir salon! Yazıldığı günden beri hiç tümüyle sahnelenmemiş Gilgameş Destanı! Önce rejisör Caner Akın’ı ve orkestra şefi İbrahim Yazıcı’yı kutlamak isterim. Bu mega prodüksiyona o kadar çok kişinin emeği geçmiş ki: Dekor tasarım Efter Tunç, koro şefi Volkan Akkoç, koreograf Deniz Özaydın, video tasarımı yapan A. Haciyeva, o gizemli ışık tasarımını yaratan Cem Yılmazer, sadece birkaçı. Figen Yiğitgil başta olmak üzere tam yedi korrepetitör sanatçıları sahneye hazırlamış. Benim izlediğim ilk temsilde başlıca roller de şöyle dağılmıştı: Hüseyin Likos, Alican Güçoğlu, Berkay Günay, Aylin Ateş, Burak Bilgili, Şebnem Kışlalı, Gökhan Ürben ve Asude Karayavuz.

Geçen hafta gazetemizde Ersin Antep, Operadan Öte, Operadan Ziyade başlıklı yazıyla okuru bu yapıtı izlemeye hazırladı. Librettosunu da Saygun’un kendi yazdığı Gilgameş’te ana karakterler konuşmuyor ve şarkı söylemiyor ama dans ediyorlar. Saygun’un öğrencilerinden Prof. Dr. Hasan Uçarsu bu yapıt için şöyle der: “Ne bale ne opera ne de bir müzikli dram, nevi şahsına münhasır bir sahne eseri, bir destan. Müzik de kendine has destansı bir kurgu sunuyor, uzun geniş bir anlatı. Belki de ‘destansı dram’ demeliyiz”. Konser salonundan çıkarken garip duygular içindeydik. Yer yer bale gösterilerinin hafifliği, yer yer o zengin ve hareketli dekorun derinliği ve müziğin kendine has uzak çağları anlatan pentatonik çizgileri, gelmiş geçmiş bütün çağları kapsıyordu. Bu yapıt 20 Mayıs’ta yine sahneleniyor, kaçırmayın.