Elektra ve Nil Venditti
Evin İlyasoğlu
Son Köşe Yazıları

Elektra ve Nil Venditti

04.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

19. yüzyılın sonundaki post romantik besteci Richard Strauss (1864-1949) art arda iki opera birden besteler. Bunların her ikisi de mitolojik konuları içerir: Ariadne Naksos’ta ve Elektra. Bu operalar teknik açıdan 20. yüzyılın modernizmine kapıları açan özellikler taşır. Mitolojik kahramanlar opera konusu olmaya çok elverişlidir. Ne de olsa geniş bir imge gücü olağanüstü olayları ve kahramanları yaratmıştır. Richard Strauss’ın besteciliği gibi orkestra şefliği de ünlüdür. Bu nedenle sahnedeki solistler kadar orkestra çukurundaki sanatçılara da iş düşer. (Bir uyarı: Alman besteci Richard Strauss’ı Viyana valslerinin bestecisi Johann Strauss ile karıştırmamak gerekir.) İstanbul Opera ve Bale Festivali kapsamında geçen hafta Bulgaristan Sofya Opera ve Balesi’nin prodüksiyonu olan Richard Strauss’ın “Elektra”sını izledik. Gölgelerde yaşayan vahşi kadın Elektra’yı besteci başlı başına bir senfonik şiir gibi işlemiş. 1920’lerin başında bestelenen bu yapıtın yorumunda şarkıcılar kadar dans ve mim sanatı da önem kazanmış. Sahnedeki solistlerin yanı sıra şef Evan-Alexis Christ’in yönettiği orkestraya hayran kaldık. Bu tek perdelik “müzikli tiyatro”da orkestra solistlerle yarışıyordu. Karanlık içinde beliren ışık oyunları ve kraliçenin o kırmızı tırnakları gibi dokunuşlar yapıta çok değer kazandırmıştı. Elektra rolünde Lilia Kehayova oyun boyunca sahnedeki ışığın gölgeli etkisiyle yaşlı, bitkin bir kadındı. Selam sırasında ışıklı alana gelince onun gencecik, bambaşka biri kişi olduğunu gördük. Uzun zaman etkisi sürecek bu temsilin. Bir şey daha dikkatimi çekti: Festivaldeki diğer gösteriler gibi tıka basa dolu salonda sahnelenen bu ağır oyun bittiğinde ayaktaki alkışlar dakikalarca dinmek bilmedi.

NİL VENDİTTİ VE CEMAL REŞİT REY SENFONİ ORKESTRASI

Şef Nil Venditti’nin yönetimindeki Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası kemancı Francesca Dego’ya eşlik etti. Nil Venditti’yi anlatalım: 1995’te İtalya’nın Perugia kasabasında doğmuş. Babası İtalyan bir diş doktoru, annesi Türk ev hanımı Nur Kangotan. Çocukluğu kışları İtalya’da yaşayıp yazları Türkiye’yi ziyaret ederek geçmiş. Finlandiyalı besteci Jean Sibelius’un (1865- 1957) ülkesindeki puslu havayı andıran ünlü keman konçertosu seslendirildi. Bu konçertoyu çok daha yürekli, çok daha derin çalan kemancılar dinlemiştik! Sibelius; Beethoven, Brahms ve Dvorak gibi tek bir keman konçertosu yazmış. Ayla Erduran İsviçre’de yaşadığı sırada, 1966’da Sibelius’un 100. doğum yıldönümü onuruna Ernest Ansermet yönetiminde Victoria Hall’de çaldıktan sonra büyük bir başarı elde etmiş ve ona Avrupa’daki bütün salonların kapıları açılmış.

Manuel De Falla’nın “El sombre de tres pieces” adlı rengârenk senfonik yapıtıyla konser sona erdi. Yine salon tıka basa doluydu. Elimizde bir program notu olmadığı için, olduk olmadık yerdeki alkışlar hem diğer izleyicileri hem de sahnedeki sanatçıları rahatsız etti. Neyse ki şef Nil Venditti’nin esprili anlatımı ve coşkulu yönetimi konserin neşeyle bitmesini sağladı.

Artık önümüzde 53. Uluslararası İstanbul Festivali var. Gelecek hafta bugün başlayacak festival her ilkbaharda olduğu gibi kentimize yeni bir devinim getirecek.

İlgili Konular: #orkestra #senfoni